24 Aralık 2009 Perşembe

Kendin Gelsen - Aslı Melek


Fotoğraf : Ertuğ Bellek

Yüz martı içinde beyaz bembeyaz halinle
bir seni seçsem, ayırsam
koyu yeşil dalgalarla ufuk kapalıyken gemilere
değsen denize, lodosa dönerken hava
sen martı, ben kayalara çarpan dalgalardan olsam
gelsen kıyıya vursak.

Kendin gelsen, beyazlar içinde
gün batımına doğru
kırmızı ışıklarda gökdelenlere karşı bembeyaz
ben yağmur taşıyan bulut gibi ağlamaklı
karşılasam seni İstanbul arkamda gri tonlarda
sen gelsen, yıldızlarda buluşsak.

Bir de ay gelse
yine beyaz, yine dolunay
eğilse ışıkları üstümüze
dünya zamanı dursa, sen gelsen kendin gibi
ben gelsem kendim gibi, bembeyaz.

18 Aralık 2009 Cuma

Dinmemiş Acı - Aslı Melek


Fotoğraf : Aslı Melek

Kayalıkta ufalanmış kuru yaprağa sorsan:
Sınır tanımayan rüzgardı derler, getiren
bir pencereden uçup, kedi izlerinin peşinden geldiler.

Kayalıkta kuru yaprak, neler gördü kısa yaşamında:
Metropol ışıklarını uzakta sarı, solgun
yağmurları koyu, yeşil
vapur seslerini siste, siren
cami gölgelerini yüksek, nemli
üç yunusu dalga peşinde, kıyı

Köhne ‘de bardakları, hüzzam makamında
İki çizgi karakalem, Piyer Loti’de
kahve falını ateşte hazır, fincan
gece yollarını karanlık, bazen ay dolu.

Kayalıklara bakıyorum
rüzgar dinmiş, kediler gitmiş,
dalga basmış, izler silinmiş,
silinmiş de dinmemiş bir türlü acı
19.2.2009

14 Aralık 2009 Pazartesi

Ada - Aslı Melek


Fotoğraf : Ertuğ Bellek

Güneşin denize değdiği an bu
bize ve hayata gözlerini kapadığın
ve hepimizin çocukluğa veda dediği an.

Can yanar, güneş batar
güneş doğar, can yanar
ne gitmeye çare var, ne ölüme
ne kalmaya zaman, ne ayrılığa

Güneşin suya değdiği an bu
kısacık, deniz yangını gibi.

-Çantalar hazır
bir şey kalmasa geriye-
derken, seziyorum dönmek yok eve,
belki bir daha gelmek yok.

Sakla bu anı aklında,
bir şarkı sar yüreğine,
Ada’nın güneşine ver kendini her akşam
uğurlarken onu denize.

11 Aralık 2009 Cuma

Erguvan Vakti - Aslı Melek

Caddebostan Sahil, Fotoğraf : Aslı Melek
Ben derken, şehir beni terk etti
Bitmedi
günlerce tutanaklar sorgular
nerde kayıp verdi, nerde hasar var
bilinmedi
Yıkıldı iskeleler, vurdu dalgalar
kıyı kalmadı geriye elveda diyecek
martılar kanatlarını, rüzgar sesini
gemiler beyazını kaybetti
 Şehir baharının gücünü
yeşilinin sabrını, surlarının gölgesini
ve kesilince kökleri
her şeyini kaybetti
 Ben de kaybettim
şarkıları
erken kalkmayı, bulutlarda olmayı
denizin kokusunu ve yas tutmayı
Budandı dalları mor giyerken kıyılar
Erguvan vaktiydi
şehir intihar etti
Her mevsim seviyorum derken
geçti bahar, geçti yaz
şehir beni terk etti

20 Kasım 2009 Cuma

Rüzgar Gülü - Attila ilhan


Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim

Bu çıplak geceler yok mu
Bu plak böyle ağlamıyor mu
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim

Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgar gülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine akşamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgarda savrulacak

İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek

10 Kasım 2009 Salı

Kadınlar Sonbahar - A.İlhan

Fotoğraf : Aslı Melek, Caddebostan


kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
titrek dudaklarında sarışın bir keder
nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar
sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler
dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor
anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri
kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler
tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri
sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler
dünkü delikanlılari yaşlılığa taşıyor
eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
ılık bir aydinlıkla yıkayıp yorgun ellerini
görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir
yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor

Sevdalar Duman Olmayacak - Ahmet Telli

Sevdalar Duman Olmayacak
Acının bağrından
mavi bir çelik gibi fışkıran öfke
dünyayı değiştirecektir mutlaka
Yani hayat
kendini yeniden yaratacaktır
ona sahip çıkan ellerde
ve bu yüzden öfke
sevda gibidir kimilerinde

Yüreğinin pas tutmakta olan kıvrımları
sarılsın bir an öfkenin gökgürültüsüyle
beyninin her hücresi bir gerilla gibi
kuşansın pusatlarını ve sokağa çıksın
ve bir hançer gibi saplansın
puştlukların, ihanetlerin bağrına
Bak o zaman nasıl bitecek yanlışlar
ve cehennemleşen yalnızlığın
Sevdalar duman olmayacak o zaman
Hüznün isyan olmuştur çünkü

Hüznün isyan olmalıdır...

3 Eylül 2009 Perşembe

Yaz Bitti - Murathan Mungan

Kuşadası Long Beach, Fotoğraf : Aslı Melek
yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye

ve sonra hiç bir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yeni bir mevsime

orda burda,ev içlerinde,kır kahvelerinde,deniz kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri

yatıştırıcı rüzgarlar
dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne 'dinginlik' adını verir
'seni iyi gördüm' diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki?

köşe başları, akşamüstleri,kokular
tozar gider zamanın boşluğunda
karışır anların kuytu belleğine
belki sonraları bir gün
hatırlanır aynı kederle
yazın bittiği her yerde söylenir
söyleyenler inanır bir şeylerin sahiden bittiğine
yaz biter
eskir geceler,serin,hüzünlü
yeni mevsime hazırlık: ömrün teyel yerleri
bir yanı telaş,bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri
çıkarır sizi dalgın derinliğinizden
yaşadığınızı duyarsınız teninizde
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları
ahşap panjurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride

yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiç bir şey hiç bir şey
hiç bir şey
yalnızca üşüyorum şimdi

Yaz bitiminde sıkıntılı bir günün akşamında aynanın önünde bulduğum bu kitap bana çok iyi gelmişti. Oğlum  bırakmış...

Eylül - Haydar Ergülen

Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
'' Yazın bittiği her yerde söylenir ''se *
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir :
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir askın sonu...
Şehir her semtiyle yazın pesine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının pesinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terk edilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terk edildi o söylenceye :
Bütün oğullar anneyi bir şiire terk eder!
O kadın beni terk ederse sair olurum
oğul olduğum kadın sakin beni terk etme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder

* Ülkü Tamer'in '' Yazın Bittiği '' şiirinden

Yazın Bittiği - Ülkü Tamer

Fotoğraf : Aslı Melek

Yazın bittiği her yerde söylenir.
Böyle kırmızı kalkan görülmemiştir
Ölüleri örten yapraklardan başka.
Çünkü sahiden yaz bitmiştir,
Göle bakmaktan usanır insan,
Koru tutmaktan, yol gözlemekten;
Çadırlar toplanır, yaralar sarılır;
Durgun bir yolculuk, uzun bir şapka
Artık yaprakları beklemektedir.

Aşk mıdır kış gelince başlayan
Beyaz kılıçla yürüyen aşka...
Bırakmaz olur kuşlarını ülkeler,
Yazın her yerde bittiği söylenir;
Yorgunluklar çoğalır silahlardan sonra;
Kardan mezarları görülür ıssızlığın
Ölü öpüşlerin koyuluğuyla...
Aşk kalmıştır otlarda yılı götüren,
Cesur savaşçıları taşıyan kışa.

Her yerde yazın bittiği söylenir,
Çürür çiçeklere yapışan kanlar;
Belki uzaktan iki atlı yaklaşır,
Belki yakından iki yaprak kalkar;
Akşamın örtüsü derelerde yıkanır,
Gökyüzünü görünce gecenin devi
Çıkarıp şapkasından yıldızlar saçar,
Cüceler bunu bilir, gürgenler bilir,
Aşkın uyumadığı her yerde söylenir.

1 Eylül 2009 Salı

Sonbaharı Sevmek - Aslı Melek

Kalamış Park, Fotoğraf : Aslı Melek

Kaç çiçek solar
eylül rüzgarına kapılıp
kaç ağaç yaprak bırakır
takvimde mahsur
Kaç bahar döner sondan başa durmadan
-eski şehirler şahittir toprak yeniler kendini-
kaç yıl geçer mevsimlere bakmadan

Biten yaza ağlarken, sonbaharları atladık
geç kaldık, şimdi anlıyoruz
sonbaharı sevmek de var

25 Ağustos 2009 Salı

Kahveme Deniz Geldi - Aslı Melek

Fotoğraf : Aslı Melek
Kahveme deniz geldi
bakamadım, mavisini yitirdi
kayalara sular kondu martının kanadında
“taş değildim” değemedim, uçtu
papatyalar dizdim masaya
konuşamadım, soldu
romanlar denedim uzak gemiye dalarak, sis aldı
-bulutların üstündedir yıldızlar- dedim,
gri sonsuzluk bastı

Deniz gelmişken yanıma
bir gün sonrasını bilseydim
ya da bir gün sonrasında yaşasaydım özgür olurdum

Ne mavide vardır, ne papatyada
ne gemiyle gelir ne de martı kanadıyla
o eşsiz duygu yürekte başlar
o an yaşanır, ertelenmeden

Mavi Kapı - Aslı Melek

Eski Urla, Fotoğraf : Aslı Melek
Mavi kapıdan girmek isterdim içeri
kirli sulara basmadan.
Yorulduk kollamaktan zamanı
uzak bir sandal gibi adı belirsiz yaşamaktan
bir önde bir arkada salındık durduk
kürekler kırık, dalgalar boyumuzdan iri
çok kişi yürüdüğümüzü sandık
kendi ayak sesimizi duyduk uzaktan.
Yalnızdık hayallerimizin peşinde
ne yüreğimizde direnç ne de bileklerimizde güç kaldı
yetişemedik
kapandı mavi kapı uzakta.


21 Ağustos 2009 Cuma

Gece Korkusu - Aslı Melek


Fotoğraf : Aslı Melek
Muhayyer bir şarkıyla başlamışsa gece
karanlık korkusu olmaz
tahta masada yas tutan şairlerin.

Güller de korkmaz geceden, yeşile yaslanmışsa.

Hele ay -karanlığa alışık en çok-
hiç korkusu yoktur, önce mezarlıkta başlar geceye.

Peşinde ölüm bile olsa, bu telaş neden gitmek için.
Gitme,
gelmez gece sokak lambaları yanmadan.

Söylenenin ardında kalırsa asıl sözler,
dinmez bir türlü acı dile gelmeden.

Gelmez gece,kalbindeki güneş gitmeden.

Andıkça eskir, konuştukça silinir anılar
ve gece o zaman başlar.

Kimi yüzüğünü atar denize, kimi gülleri,
kimi güllerle donatır mezarları, kimi şarapla masaları.

Gitme,
gidersen gece başlar arkandan.


11.02.2009

Meserret' de Akşam Işıkları - Aslı Melek

Fotoğraf : Aslı Melek
Meserret’ de akşam ışıkları
bir kereye mahsus korkuluklara yaslanmış,
yas tutan gölgelerle gelir kıyıdan hafif bir rüzgarla
Kaç yıl dayandı buna karakalem, suluboya
aslı çok geride artık -çerçevesi kırık-
kaç gemi çekildi tersaneye,
hangi sözler eskidi kaç yıl gerek unutmaya,
kaç yaş daha bahar sonuna
Meserret’ te akşam ışıkları geçti
gelme dayanamazsın “bir resim yaktım” Poseidon’a
renklerini adadım denizlere, adalara, sahillere
bakma dayanamazsın
08.07.2005

Mavi Yeşil - Aslı Melek

Başladık her şey kendi rengindeydi
beyaz olmalıydı her şey
dolu bir beyaz -örtücü-
bir mucize gibi
Önce yeşil geldi ilk hecelerinde şarkının
başkaldıran hafif bir tat
çimenlere yatmak gibi
Gün açılınca güneşe uzaklaştı beyaz
gelincikler kızıla, papatyalar sarıya doydu
-sarı yabancı kendine bile-
hiç solmayacak gibi
Mavi yalnızdı dalgalar kadar -kendi dansıyla sarhoş-
beklemedi sırasını koştu hayalinin peşinde
kıyıya varmak gibi
Mavi açık ve rahattı
yanında olmak
gökyüzüne bakmak gibi
En son siyah geldi geceyi giymiş
içinde sonsuz huzur
yıldızlarla uyumak gibi

20 Ağustos 2009 Perşembe

Koyu Maviye - Aslı Melek

Fotoğraf : Aslı Melek
Ruhum yine bir soluk gerisinde koşarken
şarkıların acem kürdi makamında
bedenim, tanımadığım yıldız adlarıyla donatılmış gökyüzünden
sedef saçlı deniz yıldızlarının son dansını izler.
Çakıl taşları bir bir kayarken sularla denize
ay yükselir yeni adıyla gökyüzünde
Ben doğarken yaz sıcaklarında turuncuya,
sen geldin kar taneleriyle dolaşık beyazdan maviye,
kıştan bahara doğru
maviden koyu maviye, oradan laciverte, denize
yıldızlarla yeni ay arasına, yeni yıla, yeni yaşa

03.01.2006