23 Temmuz 2012 Pazartesi

Şahdamar / Sezai Karakoç

Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız
Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın
İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;
(K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların
İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların
Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız
Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz.

Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz
İki tane elimiz var deriz;
Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz.
999 elimiz kağıt gibi yansın,
Bir elimiz güneş gibi dursun..
Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.

Biz inkar eder, inkarı severiz;
Bayram hediyenizi iade ederiz
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız
Başımızı kaldırıp bir bakmayız
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz

Toprağı zindana koyduk biz
Üzerine yedi kilit vurduk biz
Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz
Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim
Bir köpeğin ön dişlerine
Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın
Biz inkar eder, şah inkarlar severiz.

Kafamızı kaldırıp bir bakmayız
...........................................
Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tifil vinçlere
İri buğday tanelerinin trenleri yürüttügünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız

Siz kalbe hançer gibi giren
Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın
Siz yüzükler içindeki kan
Siz inançların sedef kabuğunu
Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran

Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Her gece saat beş sularında sizi
Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz

"Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız"Leyla ile Mecnun dizisinden...





Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken / A. İlhan

Fotoğraf:Aslı Melek, Kalamış

akşamın acı su karanlığı içinden
soğuk kadife teması yalnızlığın
şuh bir kahkaha balkonun birinden
gizli işareti midir bir başlangıcın

sevmek için geç ölmek için erken

başbaşa çay elele yürümek derken
boğaz vapurları mı iskele sancak
telefonda kaybolmak sesini beklerken
insan insanı yeniler doğrudur ancak

sevmek için geç ölmek için erken

içimdeki gökkuşağı besbelli neden
bulutların içinden kuşlar yağıyor
bir şiire başlarsın birini bitirmeden
hiç kimse gözlerine inanamıyor

sevmek için geç ölmek için erken

sevmek sevildiğini bile farketmeden
yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
sevmek zehir zemberek ve yürekten
gecikerek de olsa vuruşur gibi

sevmek için geç ölmek için erken

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir Adın Kalmalı / A.Hamdi Tanpınar

Aynaların ardında sır 
Yalnızlığın peşinde kuvvet 
Evet nihayet bir adın kalmalı geriye 
Bir de o kahreden gurbet 
Sen say ki ben hiç ağlamadım 
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi 
Geceleri koynuma almadım ihaneti 
Hele nihavend hele buselik hiç geçmedi aklımdan 
Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın 
İçimin nehirlerinden 
Evet yangın 
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan 
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu 
Evet isyan 
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın 
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı 
Bu sevda biraz nadan 
Biraz da hıçkırık tadı 
Pencere önü menekşelerinde her akşam 
Dağlar sonra oynadı yerinden 
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca 
Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam 
Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı 
Yani ben seni sevdiğim zaman 
Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın 
Yine de 
Bir adın kalmalı geriye 
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde 
Aynaların ardında sır 
Yalnızlığın peşinde kuvvet 
Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye 
bir de o kahreden gurbet 
beni affet 
kaybetmek için erken 
sevmek için çok geç

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Bursa'da Zaman / A. Hamdi Tanpınar

Bursa'da eski bir cami avlusu, 
Küçük sadirvanda şakırdayan su. 
Orhan zamanından kalma bir duvar... 
Onunla bir yasta ihtiyar çınar 
Eliyor dört yana sakin bir günü. 
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü 
İçinde gülüyor bana derinden. 
Yüzlerce çesmenin serinliğinden 
Ovanın yeşili göğün mavisi 
Ve mimarilerin en ilahisi. 

Bir zafer müjdesi burda her isim: 
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim 
Yaşiyor sihrini geçmis zamanın 
Hala bu taşlarda gülen rüyanin 
Güvercin bakışlı sesszilik bile 
Çinliyor bir sonsuz devam vehmiyle. 
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, 
Muradiye, sabrın acı meyvası, 
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, 
Türbeler, camileri eski bahçeler, 
Şanlı hikayesi binlerce erin 
Sesi nabzim olmuş hengamelerin 
Nakleder yadini gelen geçene. 

Bu hayalde uyur Bursa her gece, 
Her şafak onunla uyanır, güler 
Gümüş aydınlıkta serviler, güller 
Serin hülyasıyla çesmelerinin. 
Başındayım sanki bir mucizenin, 
Su sesi ve kanat şakırtısından 
Billur bir avize Bursa'da zaman, 

Yeşil Türbesini gezdik dün akşam, 
Duyduk Bir musikî gibi zamandan 
Çinilere sinmiş Kur'an sesini. 
Fetih günlerinin saf nesesini 
Aydınlanmış buldum tebessümünle. 

İsterdim bu eski yerde seninle 
Başbaşa uyumak son uykumuzu, 
Bu hayal içinde... ve ufkumuzu 
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, 
Havayı dolduran uhrevi ahenk. 
Bir ilah uykusu olur elbette 
Ölüm bu tılsımlı ebediyette 
Belki de rüyası büyük cetlerin, 

Beyaz bahçesinde su seslerinin. 

Bursa seyahatimden dönerken güneş batımında Tanpınar'ı anmamak mümkün değil!

Kibrit Kutusu - Kadıköy

O akşam bir kibrit kutusuna sığmaya çalıştık...

3 Temmuz 2012 Salı

Chill And Sofa: tavsiye: kibrit kutusu cafe

Chill And Sofa: tavsiye: kibrit kutusu cafe: bir sıcak istanbul haftasonunda istanbul'dan uzakta da olsam size istanbul'da yapılacak bir şeyler tavsiyesi verebilirim sanırım. kadıköy'ü...