25 Ocak 2013 Cuma

Beyaz Bir Gemidir Ölüm / Behçet Aysan

sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde olurum
kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan

rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına
yazılmış

dağıtılmamış
bildiriler gibi

uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa.

çünkü beyaz bir gemidir ölüm

siyah denizlerin hep
çağırdığı

batık bir gemi

sönmüş yıldızlar gibidir

yitik adreslere benzer
ölüm

yanık otlar gibi.

Sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
ölürüm. 



23 Ocak 2013 Çarşamba

Bu Aşk, Bu Şehir, Bu Keder / Behçet Aysan

1. 
hoşça kal ayak izim 
serseri sokaklarda 
hoşça kal 

kendine bir başka 
gökyüzü büyüten

kardeşim

gece feneri

hoşçakal kal çaldığım 

ıslık

söylediğim türkü
doludizgin karlarda.


hoşça kal 

annemin
yüzü

hep beyaz yaşmaklı

sırı dökülmüş bir yalnız
aynada.

hoşça kal

dolunayın
altında

ıhlamur ağaçlarına

kazıdığım
şey

hoşça kal uzaklarda yanan
anızların parıltısı hoşça kal.

2.
bir gün gelecek bu gün de
bir anı olacak nasılsa

oturduğumuz bu masa
bu kum saati, bu rüzgar, bu eski 
komodin

bu kırık
sandalye

bu kelepir yürek
bu aşk 
nasılsa. 

3. 
hoşça kal ayak izim 
serseri sokaklarda 

hoşça kal 

yarım kalmış 
duvar yazıları 

hoşça kal 

bir gün gelecek 
akacak yeraltı suları

hoşça kal

yakut, bezirgan, gön

hoşça kal eski zaman
aktarları

gidiyorum

bu şehri bu yağmuru
bu düşleri

bu aşkı bu kavgayı bu kederi

size bırakarak.





9 Ocak 2013 Çarşamba

7 Ocak 2013 Pazartesi

Emperyal Oteli / Atilla İlhan

ben hiç böylesini görmemiştim 
vurdun kanıma girdin itirazım var 
sımsıcak bir merhaba diyecektim 
başımı usulca dizine koyacaktım 
dört gün dört gece susacaktım 
yağmur sönecekti yanacaktı 
sameland seferden dönecekti 
duvardaki saat duracaktı 
kalbim kendiliğinden duracaktı 
ben hiç böylesini görmemiştim 
vurdun kanıma girdin itirazım var 


emperyal otelinde bu sonbahar 
bu camların nokta nokta hüznü 
bu bizim berheva olmuşluğumuz 
bir nokta bir hat kalmışlığımız 
bu rezil bu çarşamba günü 
intihar etmiş kötümser yapraklar 
öksürüklü aksırıklı bu takvim 
ben hiç böylesini görmemiştim 
vurdun kanıma girdin itirazım var 


sesleri liman sislerinde boğulur 
gemiler yorgun ve uykuludur 
sabahtır saat beş buçuktur 
sen kollarımın arasındasın 
onlar gibi değilsin sen başkasın 
bu senin gözlerin gibisi yoktur 
adamın rüyasına rüyasına sokulur 
aklının içinde siyah bir vapur 
kıvranır insaf nedir bilmez 


otelin penceresinde duracaktın 
şehri karanlıkta görecektin 
karanlıkta yağmuru görecektin 
saçların ıslanacak ıslanacaktı 
kış geceleri gibi uzun uzun 
tek damla gözyaşı dökmeksizin 
maria dolores ağlayacaktı 
istanbul'u yağmur tutacaktı 
bütün bir gün iş arayacaktım 
sana bir türkü getirecektim 
kulaklarımız çınlayacaktı 


emperyal oteli'nin resmini çektim 
akşam saçaklarından damlıyordu 
kapısında durmanı söylemiştim 
yüzün zambaklara benziyordu 
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu 
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler 
asmalımesçit'teki rum kemancı 
böyle rüzgarsız kalmışlığımız 
bu bizim çektiğimiz sancı 
el ele tutuşmuş geziyordu 
gazeteler cinayeti yazıyordu 
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü 


emperyal oteli'nde üç gece kaldık 
fazlasına paramız yetmiyordu 
gözlerin gözlerimden gitmiyordu 
dördüncü gece sokakta kaldık 
karanlık bir türlü bitmiyordu 
sirkeci garı'nda sabahladık 
bilen bilmeyen bizi ayıpladı 
halbuki kimlere kimlere başvurmadık 
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu 
hiç kimse elimizden tutmuyordu 
ben hiç böylesini görmemiştim 

vurdun... kanıma girdin... kabulümsün

6 Ocak 2013 Pazar

Akarsuya Bırakılan Mektup / Hasan Hüseyin

 
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki, öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç  

O sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
Oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
Nerde şimdi, nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.