27 Aralık 2015 Pazar

Sevgilim / Murathan Mungan

Sevgilim,
yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı

kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının

26 Nisan 2015 Pazar

Serenad / A. Muhip Dranas


Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.


Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
Koncanın altında bükülmüş her sak.
Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin karanfil, yasemin zambak...

Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.

Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

* 20.İzmir Kitap Fuarı'nda A.Telli yeniden dile getirmiş...

25 Mart 2015 Çarşamba

Cinayet Saati / Attila İlhan

Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi 
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu 
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi 
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu 

Deli cafer ismail tayfur ve şaşı 
Maktulün onbeş yıllık arkadaşı 
Üçü kamarot öteki aşçıbaşı 
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi 

Cinayeti kör bir balıkçı gördü 
Ben gördüm kulaklarım gördü 
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü 
Hiçbiriniz orada yoktunuz 

Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu 
On üç damla gözyaşını saydım 
Allahına kitabına sövüp saydım 
Şafak nabız gibi atıyordu 
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım 
Hiçbiriniz orada yoktunuz 

Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi 
Polis kaatilleri arıyordu 
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı 
Üzerime yüklediler bu işi 
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım 
Vapuru onlar vurdu ben vurmadım 
Cinayeti kör bir balıkçı gördü 

Ben vursam kendimi vuracaktım

15 Mart 2015 Pazar

Sevgi Duvarı / Can Yücel















Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa 
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi 
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür 
Salonlar piyasalar sanat sevicileri 
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni 
Yakanda bir amonyak çiçeği 
Yalnızlığım benim sidikli kontesim 
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi 

Kumkapı meyhanelerine dadandık 
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi 
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar 
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi 
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri 
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni 
Yalnızlığım benim süpürge saçlım 
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi 

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak 
Bol çelik bol yıldız bol insan 
Bir gece Sevgi Duvarını aştık 
Dustuğum yer öyle açık seçik ki 
Başucumda bi sen varsın bi de evren 
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi 
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim 
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

11 Şubat 2015 Çarşamba