12 Şubat 2010 Cuma

Aşkı Yenen Kader - Aslı Melek


Yetmiş beşte meydan ışıklarının altında
otuz yıl sonra yirminci katta, yukarıda

yetmiş beşte yıldızların altında
otuz yıl sonra fiber optiklerin ışığında

otuz yıl önce “hey ahbap” şarkılarıyla.
gün ışığında keskin kahve molası
şimdi ılık napoliten melodilerle, gece ve şarap

yıllar önce mangal bir yürekle, gelecek kaygısı
bugünlerde tıkanmış damar yolu ve nostalji

o yıllarda kıyasıya dostluklarla, aşktan uzakta
yıllar sonra inadına aşk ve özgürlük

Venüs’e karşı Fortuna -aşkı yenen kader-
bugün ve sonsuza kadar, kaderin üstünde
ölümsüz aşkla, doğa

2 yorum:

erkaNNazlı dedi ki...

bu kadar özetlenerek dile gelince yollar ve yıllar önemini yitirmiyor mu?
peki ya süreç, hani içiçe geçmiş biri olmadan diğerlerinin de anlamsızlaştığı halkalardan oluşan o mucizevi yolculuk?
yalnızca sebep ve sonuçtan mı ibaret hayat?
oysa anlamsızlığında çoğu hemfikir olduğumuz her durağında sonsuz bir yolculuğa inanmak istiyor insan umutla...

aslı melek dedi ki...

Haklısın, başlangıç ve bitişler kadar hatta daha çok sürecin kendidir hayat. Ama aradabir bulunduğumuz yeri ve geride bıraktıklarımızı sınflandırmamız yükümüzü azaltır gibi geliyor bana.