9 Eylül 2010 Perşembe

Yaz Sonu - Cemal Süreya

Sukürenin perisi sen; sen taşkürenin avcısı
Bir kişi daha olsa yanınızda
Siz orda öpüşürken
Ne diyorum bir kişi daha;
Alamut kalesinde öpüşürdünüz.
Ona göre gelişirdi her şey
Yeni bir güzelduyu açılırdı
Bir töre cançekişirken.

Karagözlü hançer sen; sen mavi bakışlı kılıç
Unutulmazlarınızı dökerken birer birer
İki kişi daha olsa yanınızda
Mihri'nin vuruluşu ve çantası
Ve elindeki tuğla da gelirdi gündeme;
Daha sonra kesilen barsağı iki metre;
Kediler uzaklaşırdı ısrarla camdan bakan;
Ne diyorum iki kişi daha.

Kavaldan akan gökyüzü sen; sen düşten geçilmez bahçe
Sınıf arkadaşları şarap ve tüzük kokan
Dağın Eskisi'ne iki vadiden seslenirken
Ne diyorum beş kişi daha olsa yanlarında
Ama her şeye üçünün bileşkesine varan;
Ne bilim-sanatı Hayyam'ın ne siyaseti Nazım'ın
Ne yiğitlik ne aşk... Bir şey kalmazdı tek başına.
Ahırlarımızda her zaman sana ayrılmış bir at vardı.

Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye
Çok şeyin adı küçük yazıldı;
Silinmez anlar vardır
Karşı konmaz özlemler
Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık
Bağırıp duruyorum ya şurda
Sen yaz sonu ilan eden güzel keten
Güneşten yırtılmış caz sen!

Hiç yorum yok: